Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Muş Şube Başkanı Mahir Barışan, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümü dolayısıyla basın açıklamasında bulundu. Yazılı olarak yaptığı basın açıklamasında, karanlık geceyi, milletin inancıyla, kanıyla, duasıyla ve direnişiyle aydınlığa çevrildiğini belirtti. Barışan: “15 Temmuz akşamı 40 yıllık bir zaman diliminde devletin kurumlarına sızan ve bir ur gibi her yeri çepeçevre saran emperyalizmin maşası FETÖ terör örgütü 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi ve 4 bine yakın silah ile ülkemizi, Anadolu´yu işgal etmeye, parçalamaya, kan gölüne çevirmeye kalkıştı. O gece söz konusu vatan ise can, mal, namus vb şeylerin ehemmiyeti olamaz diyerek vatan için istikbal ve istiklal için ülkemizin her yerinde alanda olduk, gururluyuz, onurluyuz çünkü Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen olarak 4 şehidimiz ve 249 gazimiz var. Amerika Birleşik Devletleri´nin Pensilvanya eyaletinden yönetilen ve emperyalizm tarafından desteklenen Fetullahçı Terör Örgütü, o hain gecede milli iradeyi hedef seçti. Başta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve TBMM olmak üzere, devlet kurumlarına ait binaları bombalayarak Anadolu´yu teslim almak istedi. Alamadı, alamazdı da. Anadolu, o gece Kızılırmak, Fırat, Murat, Seyhan, Gediz nehirleri gibi sokaklara aktı, dünya tarihinde bir örneği görülmemiş şekilde işgalcileri canı pahasına püskürttü. Helikopterler, uçaklar, tanklarla terörün hâkim olduğu karanlık geceyi, millet inancıyla, kanıyla, duasıyla ve direnişiyle aydınlığa çevirdi. Millet yüzü emperyalizme, gönlü paraya dönük olanları yerle bir etti. Ve millet, zorbalara teslim olmak yerine zorlu bir mücadeleyi göğüsledi. Acizliği ve teslimiyeti kabul etmedi. Meydanlarda, sokaklarda canları pahasına eşsiz bir destan yazdı. Tankları milletin üzerine sürenleri unutmayacağız 15 Temmuz gecesini unutmadık ve unutmayacağız. Kurumlar içerisinde vesayet oluşturanları, işgal, darbe ve katliam emrini verenleri, ´Ezin, yakın, vurun, acımayın´ diye talimatlar yağdıran apoletli teröristleri, tankları milletin üzerine sürenleri, alçak uçuşla, alçakça katliam yapanları unutmayacağız. İşgal gecesini, katliamları ve apoletli teröristlerin hain eylemlerini ´Tiyatro´ diyerek meşrulaştırmaya çalışanlar ile işgale destek veren küresel şer odaklarını da unutmayacağız. Unutmayacağız Şehit Ömer Halisdemir´i. Unutmayacağız şehitlerimizi. Unutmayacağız gazilerimizi. Cesaretlerini, ruhlarını ve vatanımızı bize emanet bırakan kahramanlarımızı unutmayacağız. Onların emaneti emanetimizdir. Onların inancı inancımızdır. Onların düşmanları ebedi düşmanlarımızdır. Unutmayacağız, unutursak kalbimiz kurusun. Şimdi emanete sahip çıkma vaktidir. Emanetimize sahip çıkıyor, ´Zalimler İçin Yaşasın Cehennem´ diyoruz. Geleceğimize sahip çıkıyor, ´FETÖ´nün üst aklından, mimarlarından, destekçilerinden ve tetikçilerinden hesap sorulmalıdır. İnancımıza sahip çıkıyor, toplumsal ve inanç dokumuzu tahrip eden, İslam´ın temel ilkelerini hedef alan, din kisvesi altında örgütlenen terörist yapılanma tümüyle tasfiye edilsin istiyoruz. Millet, 15 Temmuz FETÖ darbe/işgal girişiminin travmasını henüz tümüyle atlatamamış iken şeytani planlar yapanlara ödün vermek, şehitlerin hatırasına yüz çevirmektir. Türkiye´ye tuzak kurmak için her fırsatı değerlendirenlere, hafızalardan çıkmayacak şekilde düşmanlık yapanlara koz vermek, milletin iradesini hiçe saymaktır. İşin ucu kime gidiyorsa, nereye ulaşıyorsa sonuna kadar gidilsin, hukuk önünde tüm darbecilerden hesap sorulsun, FETÖ´cü yapılanmanın kökü kazınsın. Kazınsın ki, düşmanlar sevinmesin, hainler gülmesin, darbeler parantezi tamamıyla kapatılsın. Zalimler en ağır şekilde cezalandırılsın” sözlerini kullandı.
“Bütün Kazanımlarımızı Kaybedecektik”
Barışan, açıklamasının devamında: “15 Temmuz´u unutmamalıyız ki kimse bizi bir daha uyutmasın. Darbe başarılı olsaydı, eski Türkiye´nin FETÖ´cü modifikasyonuyla karşı karşıya kalacaktık. Bütün kazanımlarımızı kaybedecektik. FETÖ´nün yapıp ettiklerini düşündüğümüzde ülkede nasıl bir süpürme harekâtına maruz kalacağımız tahayyül edilebilir. Hiçbir insani, İslami, ahlaki değer taşımayan sapkın örgütlenmenin yapabileceği kötülükler tasavvur ve muhayyilemizi aşar. Darbe geçekleşseydi, Türkiye bu darbenin arkasındaki üst aklın oyuncağı haline gelecekti. Türkiye bir sömürü ülkesine dönüşecekti. 13 yılda dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz, bireysel-kolektif, siyasi-sosyal haklarımız elimizden alınacak, ekonomik olarak da yağma ülkesine dönüşecektik. Darbe ve işgal girişimi başarılı olsaydı, yeniden İstiklal Mahkemeleri kurulacaktı. Meydanlarda sıra, sıra darağaçları dizilecek, ciddi bir katliam olacaktı. Türkiye bir daha ayağa kalkamayacak şekilde diz çökecekti. Bu darbe girişimi başarılı olsaydı, İslam dünyasında Türkiye´ye bel bağlamış milyonlarca insanın umudu sona erecekti. Muhacirler sığınacak bir yurt bulamayacak, mazlumlar kendilerine uzanan yardım elini kaybedecekti. Bu nedenle, darbe ve işgal girişiminin başarılı olmasını canları pahasına önleyen şehitlerimize ve gazilerimize bir vatan borçlu olduğumuzu unutmayalım. Unutmayalım ki, onlar bu millete bu vatanı yeniden hediye ettiler. 15 Temmuz bizden evlatlarımızı, kardeşlerimizi, eşlerimizi aldı ve yerlerine bir vatan verdi. Millet bu gerçeklerin farkında olduğu için o gün her evden ilahi bir sevkle insanlar bir araya geldi, bir insan seline dönüşerek zulmün tankını topunu, uçağını, bombasını ezip geçti” ifadelerini kullandı.
“Bir Olduk, Gerçek Anlamda Biz Olduk, Ümmet Olduk”
Bir olduklarını, gerçek anlamda biz olduklarını ve ümmet olduklarını vurgulayan Barışan: “O karanlık gece ve devam eden günlerde, milletimizin yanında, yüksek bir moralle süreci sonuna kadar domine etmeye çalıştık ve darbe girişimini boşa çıkaracak bir kararlılık gösterdik. Sadece kendimizi anarsak yanlış yaparız. Bu ülkenin büyük küçük yüzlerce, binlerce sivil toplum örgütü, mensuplarıyla o gün meydanlara çıktı. Örgütsüz kitleler de o gün aynı duyguyla meydanlara çıktı. Neydi herkesi aynı harekete sevk eden şey? Hangi duyguydu, hiçbir plan ve hazırlık yapmadan planlıymışçasına herkesin aynı şeyi yapmasını sağlayan? Ne miydi? O gün aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara koyarak, ´sen´ veya ´ben´ demeden ´biz´ olduk. En önemlisi budur. ´Vatan da, meydanlar da bizim´ dedik, alanları kardeşlik ve dayanışma alanlarına çevirdik. Bir olduk, gerçek anlamda biz olduk, ümmet olduk. En çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeye, ´bir´liğimize, ´biz´liğimize aslında sahip olduğumuzu gördük. O gece alandaydık, sadece Muş´ta değil Türkiye´nin her yerinde 27 gün ve gece milli irade nöbetindeydik. Milli irade nöbetlerine katılan vatandaşlarımızın ve üyelerimizin zaman zaman ihtiyaçlarını karşıladık. Alanı diri tutma, milli irade bilinci kazandırmak adına teşkilat olarak ilimizde ve ülkemizin her yerinde konferanslar, paneller ve coşkulu konuşmalar gerçekleştirdik. Allah´ın verdiği güç ve bilinçle tarihin akışını değiştirdik. 150 yıldır bize istikamet belirleyenlere bundan sonra belirleyemezsin diyerek, yerli ve milli duruş sergileyen idarecilere, irademize, demokrasimize değerlerimize sahip çıkarak ayağımıza vurulan prangaları söküp attık. 15 Temmuz´da FETÖ´nün mankurtlarına, Pensilvanya´nın haydutlarına had bildiren ve şehit olan şehitlerimizi, şehitlerimiz Yusuf Elitaş ve İlhan Varank hocamızı unutmayacağız. Onlar soylu mücadelemizde daima yanımızda oldular. Onlar bu şehitlikleri ile soylu mücadelemizin yıldızları olarak yaşayacaklar. Bize yol göstermeye, ışık vermeye, rehberlik etmeye devam edecekler. Onurla gururla söylüyoruz ki Eğitim Bir Sen üzerine düşeni yapmıştır ve yapmaya devam edecektir. Tarih hafızasına kaydetmiştir. Bizim ve halkın gösterdiği mukavemet nesiller boyu belleklerde yer alacaktır. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize Allah´tan şifa diliyorum” şeklinde sözlerine son verdi.